Söz Sırası Şimdi Öğretmenlerde!

Milliyetin başlattığı Öğretmenim Sen de Konuş kampanyası müthiş ilgi gördü. Hemen her gün, 4+4+4le ilgili binlerce mail geliyor.

  Ve hemen hepsinde de çok önemli anekdotlar var. TBMM ve MEB, keşke biraz da onların görüşlerine değer verseydi..

 
1-Öğretmenlerimizin birikimleri ve değerlendirmeleri öylesine önemli ki, değil bir sayfa bütün gazeteyi bu işe ayırsak, aylarca sürer. Ama özetlememiz gerekiyor. Çünkü mümkün olduğunca daha fazla görüşe yer vermeliyiz. Bu yüzden, anlam bütünlüğünün bozulmaması için görüşlerinizi 500 vuruşla sınırlandırırsanız çok seviniriz.
 
2-Bu arada öğretmenlerimizden gelen hemen her mailin altında, isimlerinin özellikle yazılmamasının istenmesi de manidar. Bakan Dinçer'i tanıyorum, görüş bildirdiği için hiç bir öğretmen hakkında soruşturma açtırmaz. Ama öylesine bir gelenek oluşmuş ki, birikimlerini paylaşırken bile tedirginlik duyuyorlar.
 
3-Öğretmenlerimizin görüşüne kulak verilmeli, çünkü onlar uygulamanın bizzat içindeler ve sonuçta bu projeyi hayata geçirecek de yine onlar.
 
4-Tek tek okunduğunda eminim ki iktidar da, muhalefet de bu görüşlere hak verecek, biz olayın bu yönünün düşünmemiştik diyeceklerdir...
 
5-Temel eğitimin 12 yıla çıkartılmamasını genelde tüm öğretmenlerimiz alkışlıyor. Onların dikkat çekmek istedikleri daha çok pedagojik konular. Örneğin okul öncesi eğitim ve okula başlama yaşı konusunda ciddi kaygıları var. Aynı şekilde yönlendirme ve seçmeli dersler konusunda da tereddütleri bulunuyor. Yeterli öğretmen olmadan açılacak seçmeli derslerin, başka öğretmenler tarafından verilebileceğini, bunun da yarardan çok zarar getirebileceği uyarısında bulunuyorlar. Mesleki yönlendirme konusunda çok iyi düşünülmesi gerektiğini altını çize çize vurguluyorlar...
 
6-Aslında bu konuda tek maddelik bir yasa çıkartılsa tüm bu tartışmalar sona erer. Ve galiba işin doğrusu da o olur. Çünkü ne TBMM'nin uzmanlık alanı eğitim ne de şipşak yasalar kalıcı oluyor.
 
7-Tek maddelik yasa da “Temel Eğitim 12 yıla çıkartılmış. Okul öncesi eğitim 5 yıl içerisinde zorunlu hale getirilecektir ve kanun yerine getirilmesi görevi de MEB'e verilmiştir”dense iş bitecek.
 
8-MEB de bu işi dayatmayla değil, öğretmenlerine sorarak çözse, Türkiye hiç böyle sancılı günler yaşamayacak. Gelen görüşleri okudukça eminim ki siz de bana hak vereceksiniz.
 
9-Bir öğretmen olarak suçluluk duyuyorum
 
10-Öncelikle temel sorunumuzun ne olduğunu saptayarak konuya başlamak lazım. Milli eğitim ne kadar milli? Bu eğitim ne kadar ülke gerçeklerine cevap verebiliyor? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar şu an için olumlu değil. “Peki niye?” diye sormak lazım. Bence;
 
       1- Temel bir eğitim anlayışımızın olmaması, sürekli olarak hakîm iktidarın anlayışına göre değişmesi.
 
       2- Devlette aslında en ağır bürokrasinin Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde olması nedeniyle, laf ve yazı kalabalığında işlerin yürüyememesi.
 
       3- Ne öğretmenini, ne öğrencisini, ne de velisini dikkate alan uygulamaların söz konusu olamaması.
 
       4- Rantın bütünüyle sisteme girmiş olması ve eğitimin tamamen paraya endeksli hale gelmesi. Dershaneler ve özel okullar gibi…
 
11-Engellerimiz böyle iken bir hedef koymak ve oraya doğru yürümek imkânsızdır. Aslında çok hayalci bir yaklaşım gibi gelse de bağımsız bir milli eğitim federasyonu olsa ve sadece eğitimcilerin yönetiminde olabilse ne olurdu? Çağ atlar mıydık acaba?
 
12-İçinde olduğumuz durumdan çok rahatsız olan bir öğretmen olarak suçluluk duyuyorum. Çünkü öğrencilerimin hayatlarına, ülkemin geleceğine olması gereken katkıyı veremiyorum.
 
13-Mesleki yönlenme en büyük sorun
 
14-Sizin de sorduklarınız doğrultusunda, bu kapsamda neler olması gerektiği konusunda cevap vermek istiyorum. Bir yapılanma şart. Ancak tüm ilgililerin fikirlerinin alındığı, kalkınma planı gibi bir yol haritasıyla 5, 10 ve 50 senelik hedefler oluşturularak eğitimin tüm ayaklarının hazırlanmasıyla başlayacak bir yapılanma olmalıdır.Okul öncesi asla okul olmamalı, çocuğu oyun içinde okula hazırlamadan öteye geçmemelidir. Ve kesinlikle 1 yılı aşmamalıdır. Bunun fazlasının çocuğun okul yaşamına zararları ayrı bir makale konusudur.
 
15-Mesleki yönelim eğitim aksaklıklarımızın tavan yaptığı noktadır. Hem mesleki hem akademik eğitime yönlenmede son derece hatalıyız. Eğitimde yönlenmeyle ilgili altyapı çalışmamız hiç yok. Bu konuda öğretmen ve idarecilerimiz de çok eksik. Okullarda rehber öğretmenlerin bu konuda ne yaptırımı ne de yetkisi var. Eğitimde mesleki ya da akademik yönlenme gerçek uzmanların denetiminde çocuklarımızın yetenek ve ilgilerinin belirginleştiği dönem içinde yapılmalıdır.
 
16-8. sınıfta temel yönlenme dersleri verilmeli ve bu doğrultuda 9 sınıfta akademik ya da temel mesleki eğitime alınmalı uygun olmayan durumlarda uygun eğitim alanına geçiş 9.sınıf içinde sağlanmalıdır. Yani yönlenme öğrenci için 3 yıl gibi bir süreçte tamamlanmalıdır.
 
17-10-11. sınıflarda temel mesleki ve akademik eğitim verilmeli ardından 2 yıllık teknik eğitim ya da yüksek okul düzeyinde eğitimle ara eleman ihtiyacına yönelik insan yetiştirilmelidir. Başarı ve isteğe göre yüksek öğretime geçiş sağlanarak uzman kişiler yetiştirilebilir. Görüldüğü gibi 3 yıllık temel bir yönlendirme çalışmasıyla insanın eğitimde izleyeceği yol belirlenebilir. Üstelik sınavsız.
 
18-“+” demek istersen demektir.Kademeli eğitimde kafaları karıştıran “+”lardır. “+” demek “istersen” demektir. Bu çok sakıncalı bir anlayıştır. Sistemde devlet insanın eğitim hakkını değişik düşüncelere göre değil kendi milli eğitim hedeflerine göre vermekle yükümlüdür. Eğitimde kademe yapılacaksa yaş gurupları ve yönlenme esaslarına göre yapılmalıdır. Yani ana sınıfını 1. 2. ve 3. sınıftan. Bunları 4. 5. ve 6. sınıftan. Yönlenme de 7 ve 8. sınıfı bir, 9. sınıfı ayrı olmak üzere tek başına yapmak 10 ve 11. sınıflarla da üst eğitim kurumuna hazırlamak gerekir. İyice parçalanmış görünse de kademe olacaksa olayın gelişimi bunu gerektiriyor. Böylece 11 yıllık temel eğitim yeterlidir. 12. yıl gençlerimizin hayatından çalıntıdır. Alkışlamıyoruz .
 
19-Temel sorun eğitimi yıllara bölmek değil, temel bir eğitim anlayışına hakîm olamamaktır. Sorunları anlık çözümlerle yönetmeye çalışmak çözümsüzlüğün kendisidir.
İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Öğretmen Haberleri 2024 Haberleri