Şenerden çok çarpıcı iddialar!

Şenerden çok çarpıcı iddialar!

Nedim Şener evinin basıldığı sabah polisle yaşadığı hayli ilginç bir diyaloğu paylaşırken iddialı yorumlarda bulundu...

GAZETECİLER.COM
Posta yazarı Nedim Şener, SKY Turk 360 ekranlarında canlı yayında Murat Sabuncu'nun konuğu oldu. Cezaevi deneyimi ve gündeme dair yorumlarını paylaşan Şener "Baba seni neden oraya koydular?" adlı yeni çıkan kitabını da anlattı.

Gözaltına alındığı sabah evinde polislerla yaşadıklarını anlatan Nedim Şener ilginç anektodlar aktardı. Şener, "polisler uzun süredir eşimle arayıp bulamadığımız vantilatörü bile bulup çıkardılar..." dedi. Şener, evinin basıldığı sabah polisle yaşadığı hayli ilginç bir diyaloğa vurgu yaparken "neyi nerede bulacaklarını çok iyi biliyorlar" dedi. Şener'in yaptığı bir değer açıklama ise AKP hükümetiyle ilgiliydi. "Nete yakın söylüyorum ki; benim ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasından hükümetin haberi yoktu" diyen Şener, polislerden sonra savcılara da önemli suçlamalar yöneltirken hükümeti ise farklı bir pozisyonda değerlendirdi.

KIZIMIN OYUNCAKLARI ARASINDA TERÖR DELİLİ ARADILAR

"Değerli Türk polisi 10-15 kişiyle silahlarıyla gelip evimizi bastılar. Silah gösteridiklerini söylemiyorum... Çocuğumuz yatak odasında onun masal kitaplarının arasında hijyenik bir şekilde plastik eldivenleriyle terör delili aradılar. Peluş oyuncaklarının arasında döküman arıyorlar. Kitaplarınızın arasına, çamaşırlarınıza, özel resimlerinize bakıyorlar... Öyle ince yapıyorlar ki işlerini, öyle uzmanlar ki arkadaşlar... Bizim eşimle iki yıl önce kaybettiğimiz bir vantilatör vardı evde. Pratik ve hasta etmediği için nerede diye arıyoruz evde bulamadık. Polisler onu bile bulmuş ve evin ortasına bırakmışlar mesela. O kadar ince çalışyorlar ki...

"NEDİM BEY BU EVDEN SİZE AİT OLMAYAN BİR ŞEY ÇIKMAYACAK!"

Murat Sabuncu: Polislerden biri sana "Nedim Bey bu evden size ait olmayan bir şey çıkmayacak?" demiş...

Nedim Şener: Evet... O polis arkadaş bana göre içlerindeki en namuslu adamdı. Diğerleri için namussuz demiyorum ama içlerindeki en dürüst olanıydı, açık konuşuyordu. Çünkü ben bana dönük bir komplo kurulacağını bunun içinde polislerin de olacağını daha önceden yazmıştım zaten. Bana çok kızmalarının bir çok sebebi vardı. Çünü Hrant Dink cinayetinde polisin ihmalini açık açık yazan, birileri görmek istemese de bunu gündeme taşıyan ve bunu afaki, paranoyakça bir yorum olarak değil Başbakan'ın imzaladığı 2 Aralık 2008 tarihli rapora atfen yapan bir insanım. Başbakan'ın o raporunu çok önemseyen ve Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmamasına çalışan bir insanım. Ama birileri de onu büyük bir mücadeleyle kaybetmeye çalışıyor. Yani Başbakan'ın imzaladığı raporu gündemde tutuyorum. Çünkü bunu Başbakan imzalamış herhalde bir bildiği vardır adamın. Yani polisin bana olan kızgınlığının bir nedeni buydu.

POLİS NE HİKMETSE NEYİ NEREDE BULACAĞINI İYİ BİLİYOR

Ben komplodan haberdar olduğum için polisin yapacağı şeyler de belli. Eskiden polisin insanların cebine uyuşturucu atıp satıcı diye tutukladığı olaylar olurmuş. Benzer bir şey yapabilirler diye düşünüyordum zaten. Uyuşturucu olmaz ama CD'dir flash bellektir benzer bir şey bekliyordum. Böyle bir şey olmasın diye polise kapıdayken avukatımı çağırmak istediğimi söyledim. O da kabul etti bekledi sağolsun. Ve "merak etmeyin size ait olmayan bir şey çıkmayacak bu evden" dedi. Aslında bu çok şeyi anlatıyor. Çünkü polislerin neyin nereden çıkacağını bildiklerini iyi gösteriyor. Neyi nerede bulacaklarını da iyi biliyorlar. Odatv davasından Barış Pehlivan'ın. Dedi ki 'bizim ofiste 5 bin civarında hard disk, cd video kaydı ya da dosya var. Ama polis ne hikmetse bir tane hard disk içinde bazı dökümanlar olduğunu sadece bir günde bulup getirdi ve iddianame o cd üzerinden yazıldı.' Ki o hard diskler için de virüs raporu verildi...

NETE YAKIN SÖYLÜYORUM, HÜKÜMETİN TUTUKLANMAMIZDAN HABERİ YOKTU!

Çıktıktan sonra herkesle her çevreyle temas ediyorsunuz ve başınıza gelen şeyin ne olduğunu da daha iyi anlıyorsunuz. Çünkü insanlar yapılan haksızlığa karşı biriktirmiş oluyor. Nete yakın söylüyorum ki; benim ve Ahmet Şık'ın tutuklanmasından hükümetin haberi yoktu. Boşuna söylenmiş bir söz değildir bu. Kitabımda da önemli bir başlıktır bu. Bülent Arınç'ın çıktıktan sonra beni aramasında bir samimiyet var dediğim de bu zaten hükümetin olandan haberi yok. Cumhurbaşkanı'nın da haberi yok ve Adalet Bakanı'nı çağırıyor görüşüyor nedir bu diye. Adalet Bakanı da olaya vakıf. Suçlama terör örgütü ama sorulan sorularda kitap dışında ortada bir şey yok. Zaten Cumhurbaşkanı da ondan sonra "kaygılıyım" diye açıklama yapıyor. Zekariya Öz'ün açıklaması da buna cevaben bir rest çekmekti zaten. Biz onları tutukladık çünkü gizli delillerimiz var diye açıklama yaptı. "Ben seni tutukladım ama sana sebebini söylemiyorum" anlamına gelir bu. gazeteciler.com


HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.