Hem de kamuoyunun, vicdanlı yüreklerin, basının hatta kendi vekillerinizin ve kimi bakanlarınızın destek olduğu ve son derece haklı bulduğu bir atamaya. Sizden talep edilen ve son derece makul bir şubat atamasına cevaz verecek veya itiraz edip yok sayacaksınız.

 

Farklı bir hükümet olma vaadiyle yola çıktınız. Halkın sesine kulak verecektiniz. Bu ülkenin kökleşmiş, içinden çıkılamaz denilen sorunlarını çözme iradesini vaat ettiniz. Kalıplaşmış yargıların, çözüm yerine çözümsüzlüğün, gözleri kör, kulakları sağır, vicdanı körelmiş bir devlet anlayışına nokta koyacaktınız. Atama bekleyen on binlerce Öğretmen için de sözleriniz vardı seçim meydanlarında: "MEMLEKETİMİZİN OKULLARI ÖĞRETMENSİZLİKTEN CAN ÇEKİŞİRKEN, SEN KALKMIŞ SINAVLA ÖĞRETMEN ALIYORSUN. BU NASIL MANTIKTIR. ALLAH'IN İZNİYLE BİZ İKTİDAR OLDUĞUMUZDA SINAV MINAV OLMAYACAK, ÖĞRETMENSİZ OKUL KALMAYACAK, GENÇ ÖĞRETMENLERİMİZ OKULLARIYLA BULUŞACAK.." diye. Halk size inandı, oy verdi ve bu ülkeyi yönetme iradesini sizin omuzlarınıza yükledi. Lâkin iktidar denilen turnusol kâğıdı, anında yeni bir sınava çağırdı sizi; getirip koydu önünüze belki de ne kadar ciddi bir probleme dönüştüğünden bile habersiz olduğunuz, atama bekleyen öğretmenlerin şubat ataması taleplerini.

Milli Eğitim Bakanı Dinçer, defalarca Şubat ataması olmayacak diye kırılmaz bir inadın peşinden koştu. Bu ülkenin genç öğretmenlerine en ufak bir umut kırıntısını bile çok görerek, duyarsızca. Şimdi son kararı siz vereceksiniz. Aylardır Şubat ataması için çabalayanların, bekleyenlerin çağrısına kulak verecek ve bu konuda yapıcı bir adım atacak mısınız?

Soru bu...

Cevabı siz vereceksiniz.

Ve belki de o cevapla on binlerce hayatı yeniden yeşerteceksiniz.

Belki de siz de Bakan Dinçer'e uyup, bütçeyi, Kanun Hükmünde Kararnameyi,, devletin imkanlarının yetersizliğini, binlerce ücretli öğretmen çalışmasına ve buna rağmen öğretmensiz nice okullar bulunurken eğitimde 'kaliteyi' öne sürerek bu kandırmacaya sığınacaksınız. Oysa atama bekleyen on binlerce genç yürek bilecek asıl gerçeğin bu olmadığını. Onlar böyle bir yok sayılmayı da unutmayacaklar asla...

ERDEM YENİAY