Özellikle eğitim çalışanları üzerine üretilen senaryoların ise hattı hesabı yok.Bunların hangisi doğru, hangisi yanlış artık kestirmekte kolay olmadığı gibi, görüş olarak sorduğunuz  olumlu bir şey , bir  bakıyorsunuz ki ertesi gün tam aksi olmuş!

      Çözüm önerileri getirsek de,sunsak da görünen odur ki değişen bir şey olmadığı gibi sorunlar üzerine yeni sorunlar eklenmektedir.

Son günlerde;

-Ataması yapılmayan öğretmenler sendikamıza hayli yoğun baskı yapmaktalar,feryatlarını belirtmekteler.Atama yapılması için sürekli aynı mesajları,mailleri göndermekteler.Bilsinler ki zaten biz bu sorunları belirtmekteyiz.Yalnız bu durumun mağdurları bilmelidirler ki işin özü alanlara çıkıp kamuoyu oluşturmaktan geçmektedir.Bu konuda yapacakları,düzenleyecekleri bir eyleme öncülük ederiz,kapımız sonuna kadar açıktır.Yine geçen günlerde ataması yapılmayan bir öğretmen arkadaşımızın girdiği bir bunalım sonucu intiharına tüm kamuoyunda şahit olduk.Bu türden hayatına son veren öğretmenlerimizin sayısı ise 30 geçmiş durumda..Ne yazık ki gazetelerin 3.sayfa haberlerinde bir spot haber başlığı ile gündeme geliyor ve bu gerçekten eline öğretmen diplomasını alıp da mesleğini icra edemeyen öğretmenlerimiz için tarifi yapılamaz acı bir durumdur.Ayrıca biz eğitimcileri de bu konuda harekete geçirmesi gereken bir konudur.Öğretmenlerimiz bu konuda bizden destek ve öncülük yapmamızı istedikleri takdirde kamuoyu oluşturmaya hazırız.Biliyoruz ki sorunun asıl sahipleri soruna sahip çıktıklarında yapılamayacak bir şey yoktur.

-Yine geçen gün Kütahya’da bir öğretmenimiz lise öğrencisi tarafından bıçaklı saldırıya uğradı. Öğretmenimize acil şifalar diliyoruz. Bu ve buna benzer saldırılar, hakaretler,tehditler ilköğretime kadar inmiştir.Veliye ve öğrenciye sınırsız haklar tanınmış öğretmenin saygınlığı yitirilmiş,özgürleşme adı altında disiplinsizlik hat safhaya ulaşarak idarecilerin ve öğretmenlerin eli kolu bağlanmıştır.Eğitim adına gönülden yapılabilecek unsurlarda ortadan kaldırılmıştır.Öğretmenler psikolojik baskı altına alınmış,bugünü nasıl geçiririm derdine düşmüştür.Tüm bunlar olurken saldırılara uğramak da işin diğer boyutu…Ülkemizde aslında bakarsak kamu alanında sağlık ve eğitim de çalışanlara karşı sürekli bir şiddet her geçen gün artmaktadır.Daha dün sağlık emekçisi bir doktor hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldü.Yine bir başka doktor tekme-tokat koridorda hastalar önünde şiddete maruz kaldı.Bugün sağlıkçılar birlik olup iş bıraktılar,seslerini duyurmak için hep birlikte şiddete hayır eylemi organize edip seslerini yükselttiler.Evet durum bizde de farklı değil ama bir türlü birlik olmayı başaramıyoruz.Bu durum aslında tüm kamuda ki memurların birlikte hareket etmesi gereken bir meseledir.Eğitim sistemimize yenilikler getirdiklerini övünenler ne yazık ki bu tür eğitimsizliğin önüne geçemediği gibi çalışanını da koruyamıyor.Bakanlığımız bu konuda özel çalışmalar yapmalıdır.okulların güvenlik sorunları çözülmelidir,okullar ve çalışanları kaderleriyle baş başa bırakılmamalıdır.

-Eğitim çalışanları Ocak ayı başından beri hala enflasyon farklarını ve yıllık maaş artışlarını hala alamadıkları gibi ek ödeme diye dillendirilen’ eşit işe eşit ücret adaletsizliği’ üzerine görüşlerimizi de daha önceden beyan etmiştik. Bunun anında her gün temel ihtiyaçlara zam gelmektedir.(Elektrik,doğal gaz,benzin,gıda v.b)Maaşlarımız en düşük memur maaşları konumuna düştüğü gibi bu zamlar karşısında da iyice erimiştir.Biz sendika olarak 2012 yılı için %18 + 8,5(Ülke büyüme hızı kadar )ve 2013 yılı içinde yüzdelik zam %16 istiyoruz.Ek ödeme diye yutturulmaya çalışılan ödentinin ise bir aldatmaca olduğunu düşünüyoruz.Biz ek ödeme aldatmacasının emekliliğe etki etmeyeceğini düşündüğümüzden dolayı geçici  seyyanen ödeme değil asli olarak taban aylıklarımıza katsayı yükseltilmeli ve en az 300TL yükseltilmelidir.2013 yılı içinde yine önceden belirttiğimiz gibi 150TL olmalıdır.Yine ayrıca Ocak ayından beri yapılmayan yüzdelik artışların toplu görüşmede zam farkları da ödenecek aya kadar ayrıca hesaplanıp, kimse mağdur edilmeden ödenmelidir.Biz; bazı sendikalar gibi olmayacak değerler,ütopik ücretler peşinde değil ,var olması gereken günümüz koşullarına göre iyileştirilmesini istediğimiz makul değerleri her şeyi göz önünde bulundurarak sunmaktayız.Tüm eğitim çalışanları acilen maddi ve manevi haklarının iyileştirilmesini beklemektedirler.Eğitim çalışanlarını toplu görüşme masalarında temsil edecekler öncelikle çalışanın çıkarını,emeğini her şeyden önce tutmalı  aksi olumsuz pazarlıklara girmemelidirler.İktidarın kafasında olan ücreti zaten herkes bilmektedir.Ona yakın ücretlere evet demek sendikal bir başarı olarak lanse edilirse, biliniz ki siyasi çıkarlar ön plandadır.

-Diğer önemli bir konu ise şudur; ülkemizde belli başlı sendikaların yaptığı siyaset sendikacılığı uzlaşı alanlarını birbirlerine ters düşerek tıkamaktadırlar. Ortak çıkarlar ön plana alınmamaktadır. Siyasi çıkarlar ve popülarite ön plana alınmaktadır.bu durum çalışanları öğretmen odalarında bölmekte, en doğal hak arayışlarımızda,ortak sorunlarımızda,ücretlerimizin artışlarına dair konularda bile senin-benim sendikacılığı ön plana geçip hak kazanımının önünü kesmektedir.Daha önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere bu sarı sendikacılıktan öte bir şey değildir.Biz yineliyoruz her zaman,her yerde çalışanın hakkını savunacağız,çalışanın siyasi görüşlerine değil emeği adına mücadele edip tüm çalışanların sesi,sözü olacağız.Bunun için yola çıktık.Amacımız tüm eğitim çalışanları tek çatı altında buluşturup hak arama mücadelesini güçlü bir şekilde ortaya koymaktır.Bu düşünce birliğini amacına ulaştığında hiçbir güç onu yok edemez.Eğitim çalışanın tüm hakları için yola çıktık ve bize destek verecek,görev alacak,bu konuda yetkin,aktif,çalışma isteğinde olan her arkadaşımıza kapımız daima açıktır,açık kalacaktır.KARARLIYIZ ..Her engel bizim için aşılması gereken ayrı bir mücadele ve onurdur.Bu onuru da tüm eğitimciler hakkıyla ,kendi gücüyle,birliğiyle eninde sonunda elde edecektir.

         EĞİTİM SÖZ SEN - GNL BŞK . NİHAT AYDIN