Ağızdaki gizli tehlike: Amalgam dolgu‼️

Ağızdaki gizli tehlike: Amalgam dolgu‼️

Ağızdaki gizli tehlike: Amalgam dolgu‼️

Ağızdaki gizli tehlike: Amalgam dolgu‼️

Dünyanın birçok ülkesinde amalgam dolgu yasak. Ancak Türkiye'de diş hekimlerinin çoğu bu çeşit dolguyu tercih ediyor.

Son yıllarda, içerisindeki cıva yüzünden birçok hastalığın sebebi olarak gösterilen 'dolgu' tartışmalarında hekimlerle toksikologlar farklı düşünüyor.

Muhsin Yağmur 54 yaşında, Sivas'ta yaşıyor. Mobilya ticaretiyle uğraşıyor. Yaklaşık iki yıl önce yaptırdığı diş dolgusundan sonra âdeta hayatı kararır. Önce gözlerinde kanlanma baş gösterir. Sivas ve komşu illerdeki göz hastanelerinde bir ay kalır; ama herhangi bir tanı konulamaz. Ardından hastalık terleme ve bilinç kaybı gibi ciddi boyutlara ulaşınca Ankara Hacettepe Hastanesi'nde alır soluğu. Onlarca tetkik neticesinde Yağmur'un rahatsızlığına burada da teşhis konulamaz. Uzun süren depresyon tedavileri, ilaç kullanımı, psikolojik destekler derken nöroloji kliniğinde dokuz ay yatar. Sorunun sebebi ise çok geç fark edilir: "Belimden 13 defa su alındı ve sürekli kan tahlili yapılıyordu. Avrupa'ya dahi gönderdiler; ama oradan da herhangi bir tanı konulamadı. Tekrar nörolojiye yatmama karar verdiler. Bilincim açıldıktan sonra konuyu Sivas'taki profesör arkadaşıma anlattım. Hastalığın diş dolgusu yaptırdıktan birkaç gün sonra ortaya çıktığını söylediğimde bu yaşadıklarımın sebebi olarak tek bir şeyi işaret etti: Amalgam dolgu."

Yağmur, arkadaşıyla konuşmasının ardından dolgulu dişini çektirmeye karar verir. Diş çekiminden sonra bilincinde daha hızlı iyileşme; yürüyüşünde ve konuşmasında düzelme başlar. Hızla iyileşen Yağmur, hastalığın ardından maddi manevi anlamda çok yaralar alır.

Nebahat Yeşilkaya 1980 yılında yaptırdığı dört dolgunun acısını 15 yıl yaşar. Yıllarca sağlığı o kadar etkilenir ki Nebahat Hanım hasta gibi yaşamak zorunda kalır. En acısı da dokuz defa düşük ve erken doğum yapmasıdır: "Anne olmak için 16 yıl bekledim. Almanya'da yaptırdığım bir araştırma sonunda 'amalgam' zehirlenmesi çıktı. Dolguları söktürdükten sonra anne olabildim. Bu arada bir böbreğim yok oldu, büyük ihtimal cıvadan olduğu söylendi."

Hepimizin az veya çok diş hekimine uğramışlığı, dolgu yaptırmışlığı vardır. Ancak son zamanlarda diş hekimlerinin kapısını dolgu yaptırmak isteyenler değil, söktürmek isteyenler çalıyor. Zira dolgu yaptırdıktan sonra Muhsin Yağmur ve Nebahat Yeşilkaya gibi rahatsızlanan, bilinç kaybı gibi ciddi sorunlar yaşayan çok sayıda hasta var.

Rahatsızlığın sebebi siyah veya gümüş dolgu olarak da bilinen 'amalgam' dolgu. Amalgam, cıvanın bir başka metalle yaptığı kimyasal maddelere verilen genel ad. Türkiye'de kompozit ve amalgam olmak üzere iki çeşit dolgu malzemesi var. Diş hekimliği fakültelerinde, ağız ve diş sağlığı kliniklerinde amalgam dolgu kullanılıyor. Ucuz olması, kolay kullanımı ve uzun yıllar dayanması sebebiyle diş hekimlerinin yüzde 70'i bu malzemeyi tercih ediyor. Fakat amalgam dolguyla ilgili son araştırmalar ciddi bazı iddiaları gündeme getirdi. Buna göre, kronik birçok hastalık amalgamla ilişkili. Sinir, sindirim, bağışıklık sistemleri gibi hayati fonksiyonlarda etkili oluyor. Hamilelerde ve çocuklarda kullanılması sakıncalı. Amalgam dolguyla uzun yıllar yaşamak vücutta ağır metal birikimine yol açıyor. Amalgamın MS, Alzeheimer, Parkinson, migren, göz, böbrek, cilt hastalıkları gibi rahatsızlıkları tetiklediğine dikkat çeken uzmanlar, söz konusu dolgu malzemesinin acilen yasaklanmasından yana. Konuyu gündeme taşıyan toksikoloji uzmanları geçen aylarda eski Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'a bir rapor sunarak bunun yasaklanmasını talep etti. Ancak bakanın görevden alınmasıyla konu rafa kaldırıldı.

Dolgu malzemesiyle ilgili tartışmanın kaynağını içeriğindeki ağır metaller oluşturuyor. En büyük tehlike muhtevasında yüzde 53 oranında bulunan cıva. Gümüş, kurşun, kalay, bakır, çinko gibi çeşitli maddeler de amalgamın diğer yarısını oluşturuyor. İnsanlara cıvayla ilgili en sık maruziyet amalgam dolgudan geliyor. Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi Başhekimi ve Toksikolog Dr. Ömer Hınç Yılmaz dolgu malzemesinin vücuda yavaş yavaş yayılarak kronik cıva zehirlenmesine sebep olduğunu söylüyor. Cıvanın vücuttan atılamayan bir nörotoksik madde olduğunu belirten Yılmaz, en büyük tehlikenin solunum yoluyla alınan cıvadan kaynaklandığını belirtiyor: "Diş hekimi, bir miktar cıvayı ve amalgamı alır, karıştırır ve hastanın diş oyuğuna yerleştirir. Böylece amalgam genleşir ve donar. Cıvanın en önemli zararı metalden doğrudan buharlaşması. Yani katıdan direkt buharlaşıyor. Ve solunum yoluyla ciğerlere ulaşıyor."

Amalgamın dişe yerleştirilmesi sırasında 6-8 mikrogram cıva buharı açığa çıkıyor. Söküm sırasında ise bu rakam 15-20 mikrograma ulaşıyor. Cıvanın vücuda yayılması sadece buharlaşma ile değil, yeme, içme, çiğneme, fırçalama gibi yollarla da mümkün. Örneğin gıdaları çiğnerken metreküpte 68 mikrogram, durduğu yerde 36, diş fırçalarken 272, diş temizliğinde 504 mikrogram cıva salınıyor. Yani dişle ne kadar çok temas edilirse o kadar çok cıva açığa çıkıyor.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.